dalgasına

Sarsıntı

Güzeldi hava Apaçıktı gökyüzü Ve maviliği gözlerin kadar Kuşlar da ötüyordu ötmesine Herkesin bildiği tablo ya bu Kimse mutlu olamazdı bu dünyada Benim bir saniyede mutlu olduğum kadar

Ve birdenbire Bir yıldırım düştü gökyüzünden Kuşlar son kanadını çırptı ve donakaldı havada Bebek ağlamasını kesti sanki bir daha ağlamayacakmış gibi Ve birdenbire Güneş sığındı bulutlar ardına mahcubiyetinden ötürü Ve sarsıldı yer sarsılabildiği kadar Onca yürüdüğüm yollar Durup konuştuğum, gülüp oynadığım kalbimin attığı; sevgiyle, aşkla

Ve sarsıldı yer sarsılabildiği kadar Toprak yerinden oynadı, ağaçlar yıkıldı Ve gülemedim bir daha güldüğüm gibi ayna karşısında kendime bakıp

Terketti beni bir anda tenimin sıcaklığı Ve anılar dönmeye başladı bir film şeridi gibi geriye doğru Öldüm ölmesine binlerce kez Canlı bir şey kaldıysa geride tabii Ve rastladım kendime onca karmaşanın içinde Tanımadı bile beni, bıraktı gitti Ele alınıp da bırakılan bir taş gibi Yontuldu işte böyle bu sert yüreğim de Ve geride kalmışsa da ufak bir şey Seslendi bana ruhum “bırak, bırak” diye Ben yine de tutundum tutulamayacak ipliklere bir ağ ördüm kendime gözlerimle ağlayamıyorum diye

Gelecek günler sanki geçmişi anmak için var Oysa geçmiş günler sanki geleceğe yadigar Ve her şeyin bittiği anda hiç başlamamış gibi Sarsıldı yer sarsılabildiği kadar Ama yıkılan olmadı.