Bir ses vardı içimde sanki, merak ederdim; Nerden gelmiş, kimin nesi? Nasıl öğrenmiş böyle sevmeyi? Ve neden çırpınır durur kafamın duvarları içinde, denizde köpüren deli dalgalar gibi?
Gökyüzünde sahipsizce dolanan şeytan uçurtmaları gibiydi düşüncelerim. Ve kimse iplerinden tutup da defterimin sayfalarına döndüremezdi, içimde yalancı bir şeytan kılığıyla gezen o sesten başka.
Ben işte o sesi kaybettim, Şimdi kim bilir kime fısıldar? Kime yazdırır en mahrem şiirlerini, Uluorta yerde, hem de hiç utanmadan?
İşte o ses, içimi boşalttığı yetmezmiş gibi, boşluğu da alıp götürdü beraberinde.
Şimdi ne kadar bağırırsam bağırayım, uçsuz bucaksız karanlığa, avazım çıktığı kadar, yankısı bile geriye dönmüyor sesimin. Her şey kayıplarda…