dalgasına

Aklımla konuşma

“Yalanlardan, gösteriş meraklısı tiplerden, akılsız insanlardan, birbirinin kopyası olan bedenlerden nefret ediyorum” diye bağırdım, kafamın duvarlarında yankılandı, dünde yankılandı, geçmiş senelerde, çocukluğumda. Bir şeyi arıyor gibiydi bu ses, henüz tüm insanlığa karşı dönmeden bu yargılar, dur demesi lazımdı birinin. İşte o an kalktı mezarından içimdeki:

“Nefretin aslında kime? Kendini bilmezlerden mi bekliyorsun su birikintisine bakmayı? Çırılçıplak içine adım atmayı? Hayatını unla kazanan değirmenciye nasıl olur da anlatabilirsin ekmeğin lanetini? Bunlar senin işin değil; ayrımlardan ortaya çıkıyorsun, üstünde birikmiş kumu silkeliyorsun var ederken kendini” konuştu.

“Sen ne anlarsın ki bundan, benim içimde benden öte birisin. Ağzımı açmasam konuşacağın yok, bensiz de yatacak yerin.” Akıllı zannediyordum kendimi ondan, sitemle yalvardım aynada tükürdüğüm adama.

Kendi sözlerini duymak istemezmiş gibi, fısıldadı içimdeki:

“Var etmek kendini rezilce korkuludur, en güçlü olması gerekmez ama bilmelidir havaya şiddetle kalkan yumruğun karşısında başkalarını bulacağını. Kana bulanmışken fazla uzaklaşamaz baş parmak, diğer parmakların uzandığı yerden. Sabah olmadan doğamaz gece ve öldürülemez her seferinde ay tarafından.”